_K_R_A_L_ _S_E_R_D_A_R_
www.serdarim245.tr.gg  
  ANASAYFA
  RESİMLER
  KARIŞIK ŞİİRLER
  MESAJLAR
  FIKRALAR
  TAKIM MESAJLARI
  23 NİSAN ŞİİRLER
KARIŞIK ŞİİRLER

  Bir Mavi Çalarım Düşünden
 
Yaprak hışırtısına gebe kalmış bekleyişlerde
Kimbilir kaç öfke düşürür dalından sevda…


Ira bir aşk basarken gözlerine
Bir poyraz aşinalığına yürür gece
Susar kanlıcada heybeti gülüşün

Emanetlerde kızıl sayrı tutuşların
Çığlığına saklı bensiz söylemlerinde
Bir mavi çalınır düşlerden

Yel ardı gülüşmelerde suskun bir gece
Niyetlerinde fısıldamada öyküler

‘Si’ den ‘mi’ ye düşerken matemi gecenin
Silinir efsunlu beklemler nihayetlerde
Sonrası usullar bakışı çıkmaz sokaklar
Üleşir sancıyı paydaş erenler

Bir mikrofon çığlığında ağlar söz
Ve de bis yapar gönül nem kaldılarda

Sus paylarındayken yalnız bir öfke
Büküntü içselinde dolaşır derbeder ömrüm



İhtimal aşk döner
Süzülür gölgenden ruh

Ey sevgili!

Son mavi de çalınırken düşünden
Çöz bakışlarını üstümden…

Işın ERGÜNEY




Türkiyem
  Dünyaya doğduğum,o demden beri,
Gönlüne kurduğum köşktüm Türkiyem,
Neşe kaynağımın,en muteberi,
Sazında sözünde meşktim Türkiyem.

Toz,duman içine,karıştığım gün,
Bitmezdi çocukça,gönlümde düğün,
Kimi gün neşeli,kimi gün üzgün,
Efkârına bağlı ek`tim Türkiyem.

Büyüyen bedenken,gönül alçaldı,
Körpe gençliğimi seneler çaldı,
Elde avuçta hep yarınlar kaldı,
Gönlünde vadesiz tektim Türkiyem.

Araştırdım; tek tek her bir yanını,
Sokaktan caddeye,er meydanını,
Gezerek gördüm her tür insanını,
Sevilen sevdiren aşktım Türkiyem.

Köyümde rençperdim,kentte müstahdem,
Çalındım çırpındım durmadan, her dem,
Ne ünvan istedim ne de bir kıdem,
Kendi derdim,kendim çektim Türkiyem.

Dağını taşını; bir gül kırmadan,
Cepheden cepheye koştum durmadan,
Neler olup bitti gün ağarmadan,
Zalimler tahtını yıktım Türkiyem.

Sana yanlış yapan her zaman kuldu,
Pervasızca,kemce davranan oldu,
Yok yoktu sinende her dertten boldu,
Hepsini yerlere çaktım Türkiyem.

Tüm değerlerinle güzel Türkiyem;
Seni sonsuza dek yaşatmak gayem,
Uğruna öldüğüm kanlı sermayem.
Toprağına kanlar döktüm Türkiyem.




  Dağlar
  Ne zaman dağlara atsam kendimi
Yıldızlar karşılar beni geceleri
Sahte ışıkları oysa şehrimizin
gizler bu büyülü güzelliği

Uzansam dokunabilirim sanki buradan
Ama dokunamam, bozamam ben bu güzelliği
Şehirde de dokunamazdım samanyolundan kaçmış yıldıza
Bakamazdım bile gözlerimi alan güzelliğine

Ama tesellim o dur ki sahte ışıkları altında
Gözleri kamaşmış bunca insan arasında
Bir soluk miktarı olsa da
Yakaladım güneş ışıklarına eş bakışlarını

Şimdi o bakışların ışıkları
Ne zaman kaybetsem kalabalıklar arasında yolumu
Veya karanlıklar içerisinde yönümü
Bir kutup yıldızı olup önüme düşer
Düzeltir bıkmadan şaşmış mihenkimi




Bakınca O Kıza
  Bakınca o kıza
Topukları dolaşıyor
Belleri, kolları
Karışıyor birbirine

İnce kız delişmen
Bir de işveleri
O can içi sızı
Yürüdükçe tozuyor saçları
Döndürüyor başımı
Ergenlik kokuları

Kız bu koku çirkin ya
Kız bu koku güzel

Bakınca o kıza
Gülüşleri dolaşıyor
Sokaklar esriyor her çıkışında
Dokununca koluna
Kanatıyor göğü hırsından
Limon dikenleri

Saçlarını
Yosun uçlarından devşirmiş
Göğüslerini
Ekşi alıçtan

Bakınca o kıza
Bakışları dolaşıyor




Rüyanın En Güzeli
  Gül denizinde yüzsem rüyamda
Gül diyârina ulassam
Gül bahçelerinde dolaşsam
Gül kokuları kaplasa rûhumu
Bir an karşımda bulsam
Âlemlere rahmet
Güllerin
Sevgi dolu gönüllerin efendisini...
En güzel güllerden bir gül koparip dalından
Uzatsam, Efendimize (s.a.v.)'e
Buyur yâ Resûlallah! Desem
...Ve gül'ü tuttuğu an
Dondurulsa rüyam, uyanmasam
Tâ ki, sevenlerinin
O na kavuşacağı güne kadar
Ne güzel olur!




Bir Vatan Düşünün
  Bağımsızlık derin sevdadır bizde
Savaşmışız her dem dağda denizde
Bir vatan düşünün hep içimizde
Gönüldeki canan gibi sevmişiz

Bize nasip olmuş en mahir devlet
Dünya görmemiş hiç, böyle bir kudret
Biz ki içi dışı temiz bir millet
Yuvasız canlara yuva, evmişiz

Atalar dünyayı dize getirmiş
Şer nerde, işini orda bitirmiş
Tüm söyleyeceği iki satırmış
En keskin kalemle, sözle dövmüşüz

Gün gelmiş zalimin hali görülmüş
Yüreği yandıkça merhem sürülmüş
Sinesine şevkat kat kat örülmüş
İyiliğe hayra her an tavmışız

Yaşarken neleri görmüş bu millet
Bir çileymiş başlı başına zillet
Vatanı sarmış mı her koldan illet
İman gücümüzle aşkla kovmuşuz

Şerife Bacısı, Koca Seyyidi
Vatanın en mümtaz iki yiğidi
Biri kahramanı biri şehidi
Dünyadaki iki büyük devmişiz

Ülkem banisiyse O Ulu Önder:
Gelmemiş böylesi,benzeri; ender
Ay yıldız bayrağı astığı gönder
Bizi yücelttikçe,`O`nu övmüşüz




Geceler
  Sensiz yaşamamın imkânı yoktur
Sayamam bilesin nedeni çoktur
Yalnızlık sinemi delen bir oktur
Geçmesi çok zordur sensiz geceler

Sönmüyor bilesin sevdamın narı
Ruhumu incitti ayrılık hârı
İflah olur sanma bu canı gayrı
Bil ki kalbim kordur, sensiz geceler

Hicrandan yanasın bilirim seni
Sevdam bir yaradır inletir beni
Sensizliğe mahkûm ettin İrfan'ı
Ölüm bana yârdir, sensiz geceler




   Siyah İnci
  Kaderimi düğümledi incecik ellerin
Kapanmıyor boşluk yokluğunda bıraktığın
Avucumdan akıp giden bu yaşamın
Hiç silinmez kıyısında kaldı hatıran
Ne gözyaşlarım dökülebildi gidişinde
Ne de varlığında yüzümde gülümsemeler
Camdan kalbin yeter ki üzülmesin
Ağırlığıyla kalbimde yaşadım
Hasretinle duyulmazdayım.
Hadi esen rüzgara karış ne olur
Saçların savrulsun geceye
Görmeyen gözlere bak siyah inci
Güzelliğini sığdıramıyorum hiçbir heceye
Hadi çek alevlerini ne olursun
Dokunmasın artık kül olmuş şu köze
Ateşinle yandım ama
Haydi es rüzgarınla savrulayım
Bilinmezin varlığında sende kaybolayım
Tane tane sonra gökten döküleyim
Her bir damlam bir aşkın denizinde yıkansın
Kıyıya vuran dalgalar taşısın küllerimi
Bir martı neden sonra
Yaklaşıp kirlenmiş, huzursuz kıyıya
Tek yudumda sarsın üşümüş bedenimi
Sen izlerken yağmurun ıslattığı sokakları
Bırakıversin usulca bir camın sıcaklığına
İçinde bir kıpırtı, yüreğinde bir ateş
Islanmakta oysa sokaklar ve gece
Martının gözleri asılı kalsa bakışlarına
Anlasa küllerin yolculuğunu siyah inciye




Doğa ve Sen
  Buğday basağında sarı
senin kadar güzeldir ancak,
ve anne sütü, senin gibi taze…

Dudaklarından kiraz toplamak hevesi
her mayısta yerleşir aklıma,
her mayısta küçük fidanlar
harikalar yaratır




Sevdiğim
  Seni canımdan çok, çok seviyorum
Gönlünden koparıp atma sevdiğim,
Ellerin sözüne kanıp da sakın
Kaşlarını bana çatma sevdiğim...

Ferman buyur emir erin olayım
Kemer olup ince belin dolayım
Senin için bir gül gibi solayım
Çaresiz koyup da gitme sevdiğim...
Divaneyim diye hep hakir gördün
Ahh bir kez olsun sen hatır mı sordun
Bilmiyorum niçin İrfan'a kördün
Beni uçuruma itme sevdiğim...




  Aşk Susar Ölüm Bekler
 


Ard gülüşlerinde büyüyen yalnızlığım
Güverte esintisi öfke sellerinde ağlamaklı…


Zemheri dolanışlarında üzgün bir kuşluk
Vuslat yolunda takadsız bakış söylemlerindeyken
Kimbilir kaç güz eskitip
Kaç sevdaya tanıklık etti bu yürek

İhanet bir eylül kadar uzak

Gün cumasına üzgün gece
Öfkeye beş kalasında yorgun düşler

Niyeydi yarın!
Neydi ki tükeniş!

Bencil bir sensizlik sarmakta öyküyü
Çözmede agrafı sessizce çizilmiş hayaller


Binbirdirek sarnıcında üzgüsü akşamın
Doğarken beklemlere
Gönül bir asi devranında aldatmada feleği



Hayat
Vizöre asılı yağmur damlası voltasındayken

Aşk susar
Ölüm bekler
Kan ve güle göz kırpar yakarış

Düşer gece sol yanıma…


  Bahar
  Sen ki en cilvelisisin mevsimlerin,
Afrodizyakların en etkilisi, sevdanın suç ortağısın.
Yapma bunu bana!..
Bahar, yalvarırım çek git isine!..
Salma üstüme çiçeklerini, aklimi çelme!..
Her sabah çimenlerin çiyden ürpererek uyanıyor bahçemde;
Sonra güneşle oynaşıp tütsülenmiş gibi buğulanıyor..
Ne zaman sokağa çıksam badem ağaçları salkım saçak çiçek...
Kavaklar kıpır kıpır, islik ıslığa meltem...
Kırda dayanılmaz bir kekik kokusu, toprakta türlü çeşit börtüböcek...
Yapma bunu bana bahar, Böyle üstüme gelme!.
Zaten damarlarıma zor zaptediyorum kanımı...
Çoktan cemreler düşmüş beynime, yüreğime...
Kalbimin buzları erimiş.
Göğüs kafesimde ne idüğü belirsiz bir kıpırtıyla geziyorum nicedir..
Bir de sen çıldırtma beni...
Krizdeyim ben...
Tembelliğin sırası değil, uyamam sana...
Al git serçelerini sabahlarımdan, çağlalarına, kokularına hakim ol.
Meltemlerine söyle, deli gibi islik çalıp sokağa çağırmasınlar beni..
Bulutların üşüşmesin başıma...
Girme kanıma benim... yoldan çıkarma!..
Sen ki en cilvelisisin mevsimlerin, afrodizyakların en etkilisi,
Sevdanın suç ortağısın.
Kıyma bana!..
Biliyorum çünkü, yine kandırıp yeşillendireceksin aşka;
Gövdemi azdırıp sonra birden çekip gideceksin.
Tam kanım kaynamışken sana, toplayıp allarını morlarını,
Beni bir kuraklığın ortasında terk edeceksin...
O iple çektiğim ışığın, dayanılmaz olacak o zaman...
Ne o delişmen sabahlar kalacak,
Ne günaha çağıran çapkın eteklerin uçuştuğu günbatımları...
Tembel kuşların şakımaktan bitap, ebruli çiçeklerin kokmaktan...
Buselerin nemi kuruyacak çöl rüzgarlarında...
Yeşerttiğin çiçekler yürekler solacak; damar damar çatlayacak ruhumuz..
Hayat, bir ezik otlar diyarına dönüşecek yeniden... yüreğim viraneye...
Her bahar sarhoşluğu gibi, geçecek bu sonuncusu da...
Ebedi bahar, bir başka bahara kalacak. İyisi mi, hiç azdırma ruhumu bahar...
İş açma başıma...
Git isine! Yoldan çıkarma beni!..
Bugün 10 ziyaretçi*-*-*serdarim245*-*-* sitesindeydii...
www.serdarim245.tr.gg  
   
_GAZETELER_  
   
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol